Geçtiğimiz aralık ayında McCartney lll’ü yayınlayarak bir albüm triolojisi yaratan McCartney, bu albümünün yepyeni bir versiyonuyla karşımızda. Bu versiyon oldukça “alternatif” bir evrenden.

Daha önce ülkemizden pek çok yıldız ismin katıldığı bir akımdır bu. Yıldız Tilbe, Nükhet Duru, Erol Evgin... Efsanelerimizin en güzel şarkıları günümüzün sesleri tarafından yorumlanır ve bazen efsaneler de onlara eşlik eder. Paul McCartney de bu akıma katılmış görünüyor.

McCartney bu albümüyle bir adım geri çekiliyor ve önceki çalışmasının notalarını iş birliği içinde olduğu isimlere emanet ediyor: Beck, Phoebe Bridgers, Damon Albarn, Khruangbin, Josh Homme, St. Vincent… Modern müziğin bu yetenekli isimlerinin bir kısmı kendilerine verilen bu notalar arasında ufak bir gezintiye çıkarken bir kısmı ise ellerine geçen fırsatı kullanarak şarkıları kendi evrenlerinde yorumladı. Bu iki yaklaşım da bizi oldukça heyecanlandırdı.

İlk şarkı Find My Way’de bizi Beck karşılıyor. Beck bu şarkıyı yeniden düzenlerken yıllar öncesinden bir akşama döndü. Paul McCartney ve eşiyle birlikte dansa gittiği bu akşamın ona hissettirdiklerini şarkısına yansıtmayı istedi. Aklında “damatlık” giymiş bir McCartney canlandırırken onun falseto vokallerine biraz bas ekleyerek şarkıyı funk çizgisinde bir boyuta taşıdı. Amacına da ulaştı: McCartney, Beck’in remiksini dinlerken mutfağında günlerce dans ettiğini söyledi.

Dominic Fike, The Kiss of Venus’ün yakalayıcı melodisini biraz R&B ile sardı. McCartney’nin iç açan akustik şarkısı böylelikle liste dostu bir şarkıya dönüşüverdi. Seize The Day, Phoebe Bridgers’ın geçtiğimiz sene büyük etki yaratmış albümü Punisher’ın delüks versiyonuna iliştirebileceğimiz bir şarkı halini aldı.

Modern psikedelik müziğin önemli isimlerinden Khruangbin ile devam edelim. Pretty Boys tam bir Khruangbin şarkısı gibi başlıyor. McCartney’nin vokallerinin yerini ekibin enstrümantal dokunuşları ve özgün vokalleri devralıyor. Şarkı orijininden saparak Teksaslı grubun ellerinde egzotik kökenlere yöneliyor.

Albüm boyunca Paul McCartney’nin müziğine en çok sadık kalan şarkılara da bakalım. Women and Wives, son dönemde çıkardığı teklilerle yeniden radarımıza giren St. Vincent’ın elinde şekillendi. Josh Homme, Lavatory Lil’e bir tutam Queens Of The Stone Age müziği ilave etti. Radiohead’in gitaristi Ed O’Brien’ın eşlik ettiği Slidin, orijinalinin biraz daha hızlandırılmış ve disko müziğiyle harmanlanmış hali.

Damon Albarn ve Massive Attack’in 3D’si ise albümün müzikalitesini bambaşka boyuta taşıdı. Albarn folk-blues tarzı Long Tailed Winter Bird’e enstrümantal bir trip-hop karakteri çizdi. 3D’nin ele aldığı 11 dakikalık Deep Deep Feeling ise boyuttan boyuta geçiş yapan bir acid-house müziği halini aldı.

Hala bitmedi mi diye düşünüyor olabilirsiniz, evet bitmedi. Ama ele alacağımız son isim .Anderson Paak. Sözleri Paul McCartney’nin yapılacaklar listesinden oluşan When Winter Comes’u huzurlu, lo-fi havasında bir şarkıya çevirdi.

Paul McCartney bu albümünde modern müziğin en revaçta olan isimlerini alıp kendi melodilerini yorumlattı. McCartney’nin vokaliyle eşlik ettiği şarkılar ise iş birlikçilerinin yeni bir teklisini dinliyormuşuz hissi uyandırıyor. Albümün adında ufak bir kelime oyunu da var: “Three: Imagined”'dan “Re-imagined” kısmını çekersek “yeniden hayal etme, canlandırma” gibi bir anlam elde ediyoruz. Bu tanım da yılların efsanesi McCartney için oldukça uygun nitekim sanatçı yeniden inşa ettiği albümüne günümüze hitap eden farklı bir ruh yüklüyor.