U2 - All That You Can't Leave Behind
Grubun ticari açıdan başarısız olduğu elektronik albümleri Zooropa ve Pop'tan sonra yayınlanan All That You Can't Leave Behind, gruba adeta ikinci bir hayat verdi ve 1991 çıkışlı albümleri Achtung Baby'den beri grubun en çok satan kayıtları oldu.
Bu albümle köklerine dönüş yapan grup, en iyi yaptığı işi yapmaya yani yeniden bir rock grubu olmaya karar verdi. Bu tamamen temele bir dönüş sayılmasa da güvenli alanlarına döndükleri kesindi. Albümün ilk teklisi Beautiful Day aynı zamanda albüm kapak fotoğrafının çekildiği yer olan Paris Charles De Gaulle Havalimanı'nda geçen oldukça akılda kalıcı bir video klibe sahip. Ayrıca şarkı yayınlandığı sene 3 Grammy Ödülü kazandı. Ertesi yıl albüm, aralarında En İyi Rock Albümü de olan 4 Grammy daha toplamayı başardı.
Albümün açılışını yapan Beautiful Day, davul vuruşlarını, Edge'in dikkat çeken gitarını ve Bono'nun karakteristik vokalini uyumlu bir bütünlük içinde barındırıyor. Arkanıza yaslanıp umutlu gözlerle hayatın akışını dinleyebileceğiniz şarkı, bizi özlem duyduğumuz içten bir iyimserlikle buluşturuyor. Ardından gelen Stuck In A Moment You Can’t Get Out Of, Beautiful Day'de yakalanan ritmi başarılı bir şekilde devam ettiriyor. Sadeliği sebebiyle karşı konulamaz bir şekilde dile dolanan şarkı, Bono'nun 1997 yılında intihar eden yakın arkadaşı ve aynı zamanda INXS'in solisti Michael Hutchence ile ilgili. Albüme adrenalin seviyesini yükselterek devam eden Elevation, Adam Clayton'ın vurgulu bas gitarıyla dikkat çekiyor ve ustalıkla işlenen saf rock müziğin heyecanını hissettiriyor. Şarkının düzenlenmiş bir versiyonu Lara Croft: Tomb Raider filminin müzikleri arasında kendine yer buldu. Albümün adının da geçtiği "And love is not the easy thing. The only baggage you can bring is all that you can’t leave behind." sözleriyle başlayan Walk On, The Edge'in ikonik gitar kısmıyla albümün en iyi şarkıları arasında yerini alıyor.
Albüme güçlü bir başlangıç yapan şarkılar Beautiful Day, Stuck In A Moment You Can’t Get Out Of, Elevation ve Walk On grubun silkinip kendine geldiğini kanıtlar nitelikte. Walk On ve Elevation gibi şarkılarda U2'nun tarzını bariz bir şekilde duyumsasak da albüm aynı zamanda bu çizginin dışına çıkan, ilginç şarkıları da barındırıyor. Stuck In A Moment You Can’t Get Out Of'da soul-pop etkilerini, In A Little While'da blues rock tınılarını ve Wild Honey'de alternatif country rüzgarını duyuyoruz.
Albümdeki şarkıların birbiriyle yakaladığı uyum göz önünde bulundurunca All That You Can't Leave Behind'ın neden hayranlarının gözünde oldukça farklı iyi bir yere sahip olduğunu anlayabiliyoruz. Sevenleri için grubun geri dönüşünün verdiği rahatlamayla sona eren albüm, ağızda özlediğiniz birini uzun zaman sonra görmüşsünüz gibi bir tat bırakıyor. Canınız ne zaman sıkılsa dinlemek için ideal bir seçim olabilecek All That You Can't Leave Behind, umut veren şarkılara sahip.