Bu albüm, gün içinde başlayıp gece yarılarına kadar uyanık kalarak bitirdiğiniz o sürükleyici kitaplar gibi! Richard David James’in çıkışını yaptığı Selected Ambient Works, geniş çapta beğeni topladı. James, kimsenin izinden gitmeden, kendi müziğini herkese model olarak kabul ettirdi. Bu albümüyle de sonra adı IDM olacak türün ilk örneklerini verdi. Elektronik müziğin ruhu olmadığını söyleyen arkadaşlarınıza cevap niteliğinde bir albüm.

Hikayeler kelimelerle anlatılıyorsa, müziğin hikayesini de şarkı sözleri yazar. Burada ise durum farklı. 1941’de yayınlanan Paul Gallico’nun yazdığı The Snow Goose isimli hikaye, Camel tarafından bölümlere ayrılarak aynı isimli albümün içinde ses buluyor. Progresif rock müziğin duayenlerinden Camel, bu albümünde sessiz sakin fakat çalkantılı şekilde ilerleyerek sözsüz bir öyküye imza atıyor. Camel’ın farklı enstrümanlarla elde ettiği neredeyse doğaçlama gelen ses iste tam bir başyapıt.

Hancock'un 12. stüdyo deneyiminde sanatçı caza yeni bir tat getiriyor. Caz ve funk ritimlerini ustaca birleştirdiği bu albümünde, elekronik piyano ve synthleri ustaca düzenliyor. Evet, bu müzik ilginç bir şekilde odaklanmaya da yardımcı. Yer yer Miles Davis'in izlerini de gördüğümüz albümde Hancock’un zekasına hayran kalmamak elde değil.

Teksaslı dörtlü, üçüncü stüdyo albümlerinde dinleyeni 45 dakikalık kelimelerden arınmış derin bir rüyaya davet ediyor. Duygusal tona sahip olan albüm, dinlerken sizi bilmediğiniz hislerinizle yüzleştirebilir.

Yine Teksaslı bir ikili karşımızda. Albüm, Folk’tan caza uzanan, yirminci yüzyılın klasik müziğini de barındıran bir çizgide gidiyor. İkilinin kendini kanıtladığı üçüncü albümü, romantik ve dramatik bir temada.

Yapımcı olarak Brian Eno, ünlü sanatçıları zorlayan biri olarak tanınıyor. Chris Martin’i Coldplay kayıt yaparken stüdyodan kovduğunu hatırlatalım. Eno aynı baskıyı kendinde de uyguluyor olacak ki, Music for Airports gibi eşsiz bir albüme imza attı. Ambient müzik yani ortam müziği kavramının mucidi Eno, bu eserini “eşya müziği” olarak da adlandırıyor. Ufuk açan, akıldaki tüm endişeleri ve kalabalık düşünceleri silen bu albümü elbette havaalanı dışında da dinleyebilirsiniz.

Biraz da günümüze dönelim. Tchaikovsky’nin son öğrencisi Nahum Brodski’den ders almış Frahm, 21. yüzyılın en zeki bestecilerinden biri. Klasik müziğe deneysel tınılar ekleyerek dinleyiciye sunan müzisyenin Spaces isimli albümü, çalışırken, dinlenirken, özellikle de yoğun bir günün ardından rahatlarken iyi gelecek. Geçtiğimiz yıl Zorlu PSM'de de ağırladığımız Frahm, çeşitli enstrümanlarla her seferinde dinleyeni etkisi altına almayı başarıyor.

Caz müziğe yeniden hayat veren Davis’in eşi benzeri bulunmayacak bir ekiple ortaya çıkardığı bu çalışma sadece caz müziğin değil, tüm müzik tarihinin en iyi albümlerinden biri olarak görülüyor. Müzik otoritelerinin yeni bir çağın başlangıcı olarak değerlendirdiği Kind Of Blue ile listemize güzel bir kapanış yapalım.