canlı yayın
rock
easy
karışık kaset
hit
hiphop
40 haramiler

Son 5 şarkı:

İstek: canlı yayın

Gönder
İstek şarkınız başarıyla gönderildi
Lütfen adınızı girin

Blonde Redhead - Misery Is A Butterfly

Blonde Redhead, sonbaharı depresif şarkılar eşliğinde tamamlayan dinleyicilerin listesinde olmazsa olmaz. Misery Is Butterfly ise ekibin ruhunu ve tarzını baştan yarattığı bir çalışma. Bu albümde acıyı, karamsarlığı, utancı, kısacası tüm negatif duyguları soluyoruz. Doğuştan melankoliklerin bir çırpıda dinleyebileceği, geri kalanların ise kedere boğulmamak için çırpınacağı albümün gri sularına dalıyoruz…



Sene 1993… Sanat okuyan Japon bir öğrenci, Kazu Makino, tesadüfen İtalyan ikiz kardeşler Simon ve Amedeo Pace ile tanışır. New York’ta bir İtalyan restoranında başlayan bu dostluk, Sonic Youth ve no wave türünün izinden gidecek eşsiz bir müzik grubuna dönüşecektir.

Ekibin altıncı stüdyo albümü Misery Is A Butterfly, 2004 yılında yayınlandı. Siz sormadan biz söyleyelim, grubun en popüler şarkısı For The Damaged Coda bu albümde yer almıyor. Misery Is A Butterfly, grubun dönüşümünü yansıtması açısından önem taşıyor. Önceki plak şirketi tarafından kısıtlandığını hisseden ekip, oradan ayrılarak 4AD ile çalışmaya başladı. Bu değişiklikten sonra grup adeta yeniden doğdu. Altıncı çalışmasında büyük bir inanç ve özgüvenle stüdyoda hünerlerini gösterdi. Albümün içini ise kaybolmuşluk hissi, kırılganlık ve özgüvensizlik ile doldurdu.

İlk şarkı Elephant Woman, 45 dakika sürecek karamsar havanın ilk bulutlarını taşıyor. Sözlerinde anlatılan hikâye Kazu Makino’nun atının onu tekmelemesiyle başlıyor. Bu kazanın sonucunda Makino’nun yüz kemikleri ezildi ve operasyon geçirmek zorunda kaldı. Bu yüzden şarkıya sevdiği biri tarafından incitilme duygusunu yansıttı. Dinleyici, Makino’nun çarpıcı vokalinde bu acıyı farklı şekillerde hissediyor. Minimal telli çalgılar ve arkada dönen ritim kusursuzca birleşip can yakan The Elephant Woman’ı ortaya çıkarıyor. Şarkının ismi Elephant Man’den esinlenildi, bizim de aklımıza David Lynch’in aynı isimli 1981 yapımı filmi geliyor.

Elephant girl
It was an accident unfortunate
Angel threw me like a rubber man
Aiming for the ground


Melody, kusursuz bir “melodiyle” giriş yapıyor. Şarkıda baş karakter Melodi’nin işlediği cinayet anlatılıyor. Üstü kapalı sunulan bu hikaye, sonuna geldiğimizde bir süreliğine, sakince duvara bakma isteği uyandırıyor. Bu duyguyu ritimleriyle de vermeyi başaran Blonde Redhead, sözlerinin çarpıcılığını da gözler önüne seriyor.

Albüme adını veren Misery Is A Butterfly, arka planda çalan keman sesleri üstüne kurulu. Gitarın oluşturduğu nakarat dışında değişken bir melodiye sahip. Falling Man, albümün en iyilerinden. “Haydi bakalım, buraya kadar depresyona girmeden geldim.” diyorsanız bu şarkı kırılma noktanız olabilir. Albüm boyunca varlığı hissedilen duygular bu şarkıyla açık seçik ortaya çıkıyor. İletişim sıkıntısı, kimlik arayışları ve özgüvensizlik arasında sıkışmış bir ruh. Etrafındaki herkes birbiriyle yaşamanın sırrını çözmüş. Şarkıdaki karakter ise arkada kalmış. Daha yeni “düşmeyi öğreniyor.”

I know a ghost can walk through the wall
Yet I am just a man still learning how to fall


Blonde Redhead, ilk günden beri dinleyicisini vurucu ritim ve sözlerle karşılayan bir grup. Bu albümde de çeşitli telli çalgılar, şarkılar arasında cömertçe paylaştırılmış. Bunun yanında klavye ve davul vuruşlarıyla da ekip rock ve elektronik müziği bir arada sunuyor. Amedeo Pace ve Kazu Makino’nun paslaştığı vokaller, kasveti ruhumuza işliyor. Yine de Misery Is A Butterfly, ekibin şarkılara yansıttığı keder ve sıkıntılardan ibaret değil. Şarkı sözlerindeki karakterler belki de hepimizin içinden bir parça taşıyor.